18.04.2019 | Zeynep Eylül Erdem
Editleyen: Altuğ Toprak
Ziyaretçilerine ilk olarak 22 Mart 1961 yılında kapılarını açan Salone Del Mobile, İtalyan mobilya ve aksesuar tanıtımını yapmak, aynı zamanda ticaretini arttırmak amacıyla yapılmış olsa da , günümüzde tasarım kollarının trend ayarını belirleyen uluslararası bir fuar haline geldi ve her sene olduğu gibi bu yıl da meraklı gözlerle bekleyen tasarım camiasının takdirini kazandı.Sanki bu sene bir şeyler iyi yönde tersine gitti. Stiller kendine has kimliklerinden vazgeçmeden başka stillerin detaylarının köşesinden bucağından bir parça almış gibiydi. Her stil artık zamansızlaşmıştı.
Fuarda gözler (haklı olarak) modern çizgileri ararken, diğer tarafta geçmişinden kopmayan, bütün ihtişamıyla standların ağır babaları klasikler, bir sanat galerisi gibi ziyaretçileri hipnotize etti. Gerçek Louis stilini yaşatan bu mobilyalar her ne kadar oturaklı ve geçmişten gelmiş gibi gözükseler de sadeleşmiş ama bir o kadar da gösterişinden ödün vermediğini, yüzey bitişlerinde görmekteyiz.
Alışık olduğumuz yuvarlak hatlı mobilyalar ve onlara eşlik eden parlak renkli çiçek desenleri, yerini daha geometrik detaylarla birlikte sadeleşmiş doğrusal desen ve uçuk renklerin kombinine bırakmış. Koyu yeşiller, bordolar, parlak maviler daha az kullanılırken, daha geniş yüzeylerde yeşil tonlarından martini olive, mavi tonlarından sargosso blue gibi sakinlemiş renklerin birleşimini görmekteyiz. Aynı zamanda klasiklerin ve avantagarde stillerinin vazgeçilmezi ceviz ağacının yanı sıra , abanoz ağacının da glossy parçalarla sık bir şekilde kullanıldığını gördük. Ve detayların artık daha sakin kaldığı , altınların matlaştığı , sadece kadifeyi değil deriyi de daha sık gördüğümüz fuarın bu ağır babalarının değişimi hoşumuza gitmedi değil. Kimlikli duruşları bir yana, bizlere küçük bir sadeleşme etkisi bile yaşatmış olsalar da hala gösteriş arzularını buram buram hissettiriyor bizlere.
Bruno Zampa
Fuarın yaratıcılık ve tasarımla dolu yüzlerce firmanın bulunduğu alanlarında ezber bozan bir çok ürüne rastlamak mümkündü. Klasik / avante garde stillerin yaşadığı değişimlerle beraber elbette ki bu tasarım anlayışında da ciddi değişiklikler yok değil. Günümüzde hafif, basit ve sakin çizgiler modernliğin simgesiyken, yerine yerleşen bir çok detay önümüzdeki yıllarda modernizmin bizlere farklı deneyimler yaşatacağının göstergesi niteliğinde. Fuarda ilgi odaklarından olan mellow rose ve almond buff renkleri kullanımları, alışık olduğumuz keskin ve geometrik çizgiler yerine bol yuvarlak hatlı, pop art görünümü almış mobilyalarda kullanılmış ve yeni nesil bir iç mekan anlayışı ortaya çıkarmış gibi duruyor. Marshmallow tadında yeni bir akım desek yeridir.
Wittman Tasarımı Vuelta Koltuk
Bir yandan da “simple is the best” anlayışı için cesur sayılabilecek russet orange ve nebulas blue ortaklığında bir çok aksesuar ve mobilya görmek biraz şaşırtmadı değil. Fakat yeni nesil kütlesel ve bir o kadar doğal kullanım ahşap ürünlere, bu tip cesur renklerle farklı malzemelerin kullanımı tasarım camiasının pek hoşuna gitti ve değişimi destekleyenler tarafından alkışlandı. Huş, akçaağaç vb. türdeki ağaçlar hala popülerken, onları daha da kimlikli hale getiren deri detaylar ve canlı monochromatic davranıştaki aksesuarlar destekleyici nitelikte.
Andlight Tasarımı - Wonderglass - The Alcova Koleksiyonundan
Pebble Serisinden Pendant Aydınlatma